Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmeye ilişkin, "Gerçekten her iki ülke için de çok faydalı bir görüşme yaptığımıza inanıyorum. Türkiye ile Rusya arasındaki münasebetlerin hızla eski seviyesine ulaştırılması konusunda kendisi ile mutabık kaldık. Sayın Putin'le Eylül ayında Çin'de yapılacak G20 Toplantısında daha kapsamlı bir görüşme gerçekleştirme kararı aldık. İlk adım olarak da turizmde hemen kapıları açalım ve turizm noktasındaki adımlarımızı süratle atalım kararına vardık ve kendileri de Bakanlar Kurulu'na başkanlık ettiler ve Bakanlar Kurulu Toplantısında da talimatı kendileri verdiler" dedi. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Külliye'de Cumhurbaşkanlığı personeliyle iftar yemeğinde biraraya geldi. Burada yaptığı konuşmada Erdoğan, Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline mutlaka geleceğini belirterek, yarın Osmangazi köprüsünün açılışını yapacaklarını kaydetti. Erdoğan, "Yarın Osmangazi Köprümüzün açılışla yeni bir dönem başlıyor. Bütün o körfezi dolaşmaktan vatandaşlarımız kurtulacaktır. Bunlar bizim kaza riskimizi azalttığı gibi şunu bileceğiz ki, vakit nakittirden anlayışından hareketle vakti nakde dönüştürüyoruz. 26 Ağustos'ta da Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün açılışını yapacağız. Özellikleri itibariyle Yavuz Sultan Selim bir numara olacak. Çünkü ortasından malum raylı sistem geçecek. Bütün bu özellikleriyle bu güzellikleriyle bir yeni adım inşallah onlarda bittiği zaman çok daha farklı olacak ta Kınalı'dan Akyazı'ya non-stop arabanıza bineceksiniz ve hiçbir yere takılmadan oralara kadar ulaşabileceksiniz. Bütün bunlar bir inancın bir aşkın bir heyecanın neticeleridir. Zaten hazmedemeyenler, çekemeyenler şu anda ülkemize saldıranların saldırılarının niyetlerinin arkasındaki en önemli şey de bu değil mi? Büyüyen güçlenen bir Türkiye'yi hazmedemiyor. Bitmedi 26 Aralık İnşallah boğazın altında Marmaray'dan sonra bu defada Avrasya Tüneli geçecek. Herkes artık aracıyla Boğazı altından geçecek. Ama bazılarının hafsalası bunu almıyor. Çünkü onların bu ülkede dikili bir ağacı yok.Bunlar oldukça bunlar çılgına dönüyor. Ne yaparsanız yapın biz halkımıza sözümüz var ve milletimize verdiğimiz bu sözleri yerine getireceğiz" diye konuştu.
"ONLAR CEHENNEMDE YERLERİNİ HAZIRLAMIŞLAR"
2018 başında da dünyanın en büyük havalimanının açılışını yapacaklarını söyleyen Erdoğan, "Yılda 150 milyon yolcu kapasiteli bir havalimanı. Şimdi Yeşilköy'ü niye gelip bunlar bombaladı, ne günahı vardı o insanların, çocuk, kadın, yaşlı, yerlisi var, yabancısı var, bu sivil insanların ne günahı vardı. Hem kendini patlatıyorsun hem de o insanlar bu sebeple orada ölüyorlar. Bunun insani, vicdani herhangi bir yanı var mı, İslami herhangi bir yanı var mı? Yok. Bunlar ne Müslümanı ya, bunlar ila cehenneme zümera ya. Oraya gidici bunlar. Onlar cehennemde yerlerini hazırlamışlar. 'Bir kişinin ölümüne neden olmak tüm insanlığın ölümüne neden olmaktır' diyor bizim dinimiz. Böyle bir şeyi nasıl yaparsınız. Ama nasıl ki, Pensilvanya noktasında böyle farklı aldananlar var, hep söylüyorum ya, tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet diyorum aynen böyle işte. Bunları aşacağız. Bunları aşmak için bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız hep birlikte Türkiye olacağız ki bunları aşalım" ifadelerini kullandı.
"BİZİM YERİMİZ BELLİ 2 METREKÜP MEZAR. SONUNDA ORAYA GİDECEĞİZ"
Külliye içerisinde hep birlikte çalıştıklarını anlatan Erdoğan, "'Buraya giremezsiniz, yapamazsınız, burada ne işiniz var' dediler. Girdik mi buraya girdik. Çalışıyor muyuz çalışıyoruz. Daha önce çalıştığınız mekanlarla bu mekan arasındaki hizmet farkınız ortada mı ortada. Ama onların böyle bir derdi yok ki. Onların derdi başka. ama biz biliyoruz ki buralar tüm dünyaya bir sinyaldir. Burada verilen hizmet bereketlidir. Çünkü bu makam dünyanın her yerinde mazlumların ve mağdurların yardımcısı olmayı mutlaka sürdürecek bir makamdır. Bugün ben varım yarın bir başkası olacak. Burası benim tapulu malım değil. Biz gelip geçeceğiz. Bizim yerimiz belli 2 metreküp mezar. Sonunda oraya gideceğiz. Eğer bu kubbede hoş bir seda bırakabilmişsek ne mutlu bize. Ama bırakamamışsak vay halimize. Ziya Paşa'nın sözünü hep söylerim, 'Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri' mesele bu. Şimdi bu terör olaylarıyla beraber acımızı yaşayacağız. Ama hedeflerimizden de vazgeçmeyeceğiz. Ben o şehit annelerine annem olarak bakıyorum. Ama onlar da diyorum ki, bir gün, iki gün, üç gün, beş gün acınız olacaktır ama unutmayın, siz Peygamberlik makamından sonra en yüce makama ulaşmış bir şehidin annesi olarak anılıyorsunuz. Bunu unutmayın. Türkiye'nin asıl felaketi bu terör olayları değil, hedeflerinden ve ideallerinden vazgeçmesi olur. Biz bundan vazgeçmeyeceğiz. Milletimizi böyle bir felaketle asla yüzyüze bırakmayacağız" açıklamasında bulundu.
DEVLET BAŞKANLARINA TEŞEKKÜR
Dün İstanbul'da hayatını kaybedenler başta olmak üzere terör olaylarında verilen tüm şehitlere Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılara da acil şifalar dilediğini ifade eden Erdoğan, "İstanbul'daki terör saldırısı dolayısıyla telefonla arayarak taziye dileklerini ileten Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Sayın Obama'ya, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyeve, Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Nazarbayev'e, Pakistan Cumhurbaşkanı Sayın Memnun Hüseyin'e, Ürdün Kralı Sayın Abdullah'a, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Sayın Bakir İzzetbegoviç'e, Almanya Başbakanı Sayın Merkel'e, İngiltere Başbakanı Sayın Cameron'a, Yunanistan Başbakanı Sayın Çipras'a özellikle teşekkür ediyorum. Bu arada yazılı mesajlar yayınlayan devlet başkanlarına, hükümet başkanlarına yine aynı şekilde şahsım milletim adına çok çok teşekkür ediyorum ve burada Suudi Arabistan Kralı Sayın Selman Bin Abdülaziz, Veliaht Prens Sayın Bin Nayif, Sayın Muhammet bunlar başta olmak üzere Katar Emir'i Şeyh Tamim aynı şekilde bunlarda yazılı beyanlarıyla üzüntülerini ve bizim yanımızda bizim yanımızda olduklarını bildirdiler milletim adına onlara da teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.
" HER İKİ ÜLKE İÇİN DE ÇOK FAYDALI BİR GÖRÜŞME YAPTIĞIMIZA İNANIYORUM"
Putin ile görüşmesine ilişkin ise Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sayın Putin ile görüşmemiz önceden kararlaştırılmıştı ve gündemimiz başkaydı. Sayın Putin'le samimi başsağlığı dilekleri yanında ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin düzeltilmesine yönelik son gelişmelerle ilgili görüşlerimizi paylaştık. Gerçekten her iki ülke için de çok faydalı bir görüşme yaptığımıza inanıyorum. Türkiye ile Rusya arasındaki münasebetlerin hızla eski seviyesine ulaştırılması konusunda kendisi ile mutabık kaldık. Sayın Putin'le Eylül ayında Çin'de yapılacak G20 Toplantısında daha kapsamlı bir görüşme gerçekleştirme kararı aldık. Bu arada 1 Temmuz'da Soçi'de Dışişleri Bakanlarımızın da bu konuları enine boyuna ele almaları hususunda bakanlarımıza talimat vermeyi kararlaştırdık. Tabi ilk adım olarak da turizmde hemen kapıları açalım ve turizm noktasındaki adımlarımızı süratle atalım kararına vardık ve kendileri de Bakanlar Kurulu'na başkanlık ettiler ve Bakanlar Kurulu Toplantısında da talimatı kendileri verdiler. Bunu da bizzat arkadaşlarımız takip ettiler. Bu konudaki samimiyetin ötesinde de bütün alanlarda şu ana kadar attığımız adımları çok daha farklı bir şekilde geliştirerek varmış olduğumuz kararları tahakkuk ettirmek gerçekleştirmek için gerekli adımları süratle atmanın kararını yine bu görüşmede aldık. Birçok farklı şeyler söyleyebilirler. Bunlar bizim için çok da önemli değil. Ama bu süreci bu denli samimi işletmede yardımcı olan dost devlet başkanlarına, hükümet başkanlarına özellikle teşekkür ediyorum. Çünkü Rusya ile aramızdaki ilişkiler özellikle gerek Başbakanlığım döneminde gerekse Cumhurbaşkanlığım döneminde çok çok iyi bir konumdaydı. Şu anda bunu yeniden başlatacağımızın bugünkü telefon bir miladı olmuştur. Bundan dolayı Sayın Putin'e ve mesai arkadaşlarına verdikleri emek sebebiyle, ben de yine mesai arkadaşlarıma verdikleri emekliler sebebiyle teşekkür ediyorum ve bu yeni sürecin ülkelerimiz hakkında hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Tabii bizim bu sürece ellerini ovuşturanlar da yok değil biliyor musunuz? O da çok manidar. Yani 'iyi ki oldu be' diyenler de vardı. Ama onların da oyunu böylece bozulmuş oldu."
"SİZ KALKIP DA TÜRKİYE'DEN BÖYLE BİR İNSANİ YARDIMI GÖTÜRMEK İÇİN GÜNÜN BAŞBAKANINA MI SORDUNUZ?"
İsrail'le de Mavi Marmara Gemisi saldırısından bu yana sorunlu olan ilişkileri düzeltme yolunda önemli adımlar attıklarına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu adımların da milletimiz ve Filistinli kardeşlerimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye Cumhuriyeti olarak biz hangi adımı atıyorsak atalım, bu adım bilinmelidir ki her zaman karşılıklı milletlerin kazanımına dayalı bir adımdır. Hiçbir zaman hiçbir adımı tek taraflı düşünmedik. Kazan-kazan esasına dayalı olarak hep bu adımlar atmışızdır. Yani Türkiye'de kazanmalı, Rusya'da kazanmalı, Türkiye'de kazanmalı İsrail'de kazanmalı. Buralardaki hassasiyetimiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir. Fakat İsrail'le olan olayları bazıları farklı şekilde kaşıyorlar. Biz İsrail ile ilişkilerimizi niye kesmiştik. Olay malum. Duruşumuzda o günden bugüne herhangi bir değişiklik oldu mu?Olmadı. Şimdi gerek Sayın Obama'nın araya girmesiyle başlayan yeni süreç 3 başlık talebimiz vardı. Bunun bir tanesi özürdü ve bunun özür olayını bizzat Sayın Obama'nın yanında o zamanlar İsrail Başbakanı zaten ifade ettiler ve o madde gerçekleşti. Ama o günden bugüne üç yıl içersinde arkadaşlarımızın İsrail tarafı ile görüşmeleri oldu. Burada bunları niye anlatıyorum. Çünkü hedef saptıranlar var. Duymayıp uyduranlar var. Ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarım bunları bilsin istiyorum. Olayı yaşayan benim, olayı yaşayan benim özel temsilcilerim. Fakat sen neyi duydun neyi gördün, neyi bildin. Söylemediğim şeyleri söylenmiş gibi gösterenler var. Çünkü bunlar akşam başka sabah başka konuşurlar böyle hareket ederler. İkinci başlığımız neydi bizim dedik ki tazminat ve görüşmeler yapıldı 20 milyon dolar 10 şehidimiz için tazminat belirlendi. Şimdi çıkmışlar onlara farklı şeylerle, 'olur mu 20 milyon ne demek siz daha fazlasını layıksınız' bu kanın rakamı olur mu? Şu anda yapılan görüşmeler neticesinde böyle bir tazminata karar verilmiş. Alır veya almaz ama biz burada uluslararası bazda bir adım atıyoruz. Siz kalkıp da Türkiye'den böyle bir insani yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz? Biz zaten oraya gerekli yardımı, Gazze'ye hep yaptık, yapıyoruz. Filistin'e yaptık yapıyoruz. Ama bunları da yaparken bizler bir yerlere gövde gösterisi olsun diye değil, her şeyi uluslararası diplomasi neyse bu diplomasi içinde yaptık yapıyoruz. Bundan sonrada yapacağız. Bunları edebi adabı içerisinde yaptık yapıyoruz. İşte Cuma günü Mersin'den 14 bin tonluk gemi kalkıyor. Bu arada Gazze'de 200 yataklı devlet hastanesini bitirdik. Şu anda tıbbi teçhizatları döşeniyor ve ondan sonra da açılışı yapılacak. Aynı şekilde okullar ve İsrail'in vermiş olduğu söz var. Nedir bu sözler? Türkiye üzerinden her türlü bu tür yardımların girmesine müsade ederiz ve en önemli sıkıntı ne biliyor musunuz? Enerji, enerji noktasında da biz dediler ister İsrail tarafından enerji verilebilir veyahutta Almanlar tarafından geçmişte orada yapılmış olan santralden bu enerjiyi verebiliriz. Şu anda ekibimiz o santrali kontrole gidecek. Çünkü eski bir santral dolayısıyla Enerji Bakanlığımızın göndereceği ekip, orada kontrolleri yapacak ve ondan sonra çünkü talep daha fazla olabilir bu devam edecek. Burada çok daha alternatifli enerji noktasında imkanlar sağlayalım bunlarında görüşmeleri ayrıca yapılıyor. Diğer konu su. Dedik ki, denizden arıtma, sondaj. Bu arada biz dediler İsrail'den de su verebiliriz ve bu konuda şu an itibariyle oradan da su vermek suretiyle bu bir çeşitlendirme olmuş olacak. Okul hastane daha farklı yerlerde yapma konusunda bir sıkıntı yok. En büyük sıkıntı mesela çimento sıkıntısıydı. Bu konuda da kendileri kapıları açacaklarını söylediler" açıklamasında bulundu.
"YAKLAŞIK 10 YILDIR O PARTİNİN BAŞINDASIN DEVAMLI GERİ GİDİYORSUN, PATİNAJ BAŞKA BİR ŞEY YAPTIĞIN YOK"
Birilerinin televizyonlarda yorumlar yaptığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bazı siyasi partilerin başkanları çıkıyor tamamen tersine, yalan, yanlış her şeyi söylüyor. Bunları kimse yutmaz. bunlar yapıldıkça ne yapacaksınız. Cuma günü bu gemi kalkıyor gidecek. Bundan sonra bu bir rutine bindirilecek. Enerji , su bütün bunlar çözüldükçe ne yapacaksınız? Biz şuanda Dışişleri Bakanlığı Müsteşarımız imzasını attı, karşı taraf attı ve biliyorsunuz İsrail Bakanlar Kurulu da 7'ye 4, onlarda 7'ye 3 Bakanlar Kurulu'ndan bu metni geçirdiler. Aynı şekilde bizde bizde çünkü uluslararası anlaşmaların Meclisten geçmesi gerekiyor. Bizde Meclisimizden geçirmek suretiyle bu anlaşmayı tamamlamış olacağız. Oradan meydan okumanın anlamı ne? Gelinde bize Meclis'te anlatın. Başbakan anlatıyor ben anlatıyorum, sen anlamıyorsan özürlü isen ben ne yapayım. Zaten parlamentoda anlatılacak olanlar bunlardan farklı şeyler değil. İnanıyorum ki bu her iki anlaşma, her iki adım şu sıkıntılı günlerimiz de bizim için inanın çok farklı bir adım oldu. Bunun bereketlenerek gelmesi en büyük temennimdir. Türkiye'yi önümüzde çok daha aydınlık günler bekliyor. Turizmde bakın bugün bütün sektörün ileri gelenleri açıklamalarını yapmaya başladılar. Niye? Herkesin bir beklentisi var. Yapmaya gel yapmaya sorumluluk makamındasın. Sorumluluk makamında olan yıkmaya gelir mi ya bu ülke hepimizin ya hepimizin olan bu ülkede çıkıp da yani salı günleri sana verilen o mikrofondan böyle hakaret etmen Cumhurbaşkanına hakaret Başbakana hakaret bunlar sana bir şey kazandırmaz. Yaklaşık 10 yıldır o partinin başındasın devamlı geri gidiyorsun, patinaj başka bir şey yaptığın yok. Zaten biraz bu meselede kendini bir hesaba çeksen hesap uzmanısın ya, 'ben bu işi başaramadım' deyip çekip gitmen lazım" değerlendirmesinde bulundu.
"TERÖR ÖRGÜTÜNÜN MİLLETİMİZİN ARASINA SOKMAK İSTEDİĞİ FİTNELERİN TAMAMI, İNSANLARIMIZIN BASİRETİ VE FERASETİ SAYESİNDE BOŞA ÇIKTI"
"Terör örgütünün milletimizin arasına sokmak istediği fitnelerin tamamı, insanlarımızın basireti ve feraseti sayesinde boşa çıktı" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Toplumumuz en büyük sermayesi olan birlik ve beraberliğinden taviz vermedi. Bunu gittiğim Mardin'deki kışlada gittiğim Cizre'deki kışlada beraber iftarı yaptığımız askerlerimizde,, polisimizle gördüm. Baktım gözleri ışıl ışıldı. Sordum ne diyorsunuz, devam mı tamam mı? Verdikleri cevap çok manidardı. 'Sayın Cumhurbaşkanım sakın rehavete kapılmayalım, aynen bu işi bitirene kadar devam edelim.' O zaman insan tabi çok daha farklı duygulanıyor. Çünkü onlar da bu çıkılan yolda bu işi bitirmeden dönmenin doğru olmayacağını bizzat yaşayarak gördüler. Ekonomide dış politikada turizmde ticarette ve diğer alanlarda tedavüle sokulmaya çalışılan felaket senaryolarına milletimiz itabar etmedi. Bu sürecin lokomotifi hiç şüphesiz burada kararlı duruşumuz da yola devam etmemiz oldu."
"CUMHURBAŞKANLIĞININ ÇANKAYA KÖŞKÜ'NDEN BEŞTEPE KÜLLİYESİ'NE TAŞINMASI SADECE BİR MEKAN DEĞİŞİKLİĞİ DEĞİLDİR"
"Bugüne kadar çok çalıştık bundan sonra daha çok çalışacağı" ifadesini kullanan Erdoğan, "Türkiye'nin yarınlarının inşasını da inşallah yine sizlerle beraber gerçekleştireceğiz.Cumhurbaşkanlığının Çankaya Köşkü'nden Beştepe Külliyesi'ne taşınması sadece bir mekan değişikliği değildir. Bu aynı zamanda bir zihniyet değişiminin de ifadesidir. Burası 79 milyon vatandaşımızın tamamının temsil edildiği kendini bir defa buraya ait hissettiği bir yerdir. Öyle olmak zorundadır" dedi.
"ÜLKENİN ARTIK KAYBETMEYE TAHAMMÜLÜ KALMAMIŞTIR"
Cumhurbaşkanlığı personeline kendilerini sürekli geliştirmesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Kendinizi sürekli geliştirmelisiniz ve yerimizde sayarsak her gün bizim için kayıp olur. Bu kayba tahammül edemeyiz. Çünkü bu ülkenin artık kaybetmeye tahammülü kalmamıştır. Özellikle yetişmiş insan kaynağına bu kadar ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde kendi personelimizin köhne kalıplara hapsolup kalmasına rıza gösteremeyiz. Başta şahsım olmak üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde sorumluluk üstlenen hiç kimsenin milletimizin burayla ilgili umutlarını beklentilerini boşa çıkarmaya hakkı yoktur. Unutmayınız Türkiye sadece 79 milyonun yaşadığı bir toprak parçası değildir. Türkiye Filistin'den Suriye'ye Libya'dan Yemene Afrika'dan Güney Asya'ya kadar yüz milyonlarca mazlum içinde bir umudun adıdır." 


Kaynak: İHA