Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki iftara aralarında kamyoncu, oto tamircisi, hurdacı, berber, yufkacı, keresteci, büfeci, pastacı ve kalorifercilerin de bulunduğu farklı meslek gruplarından esnaf da katıldı. İftar davetine araçları ile gelen taksi, dolmuş ve özel halk otobüsü şoförlerinin araçlarını sarayın önüne park ettikleri görüldü.
Esnaf ve vatandaşlarla biraz dertleşmek istediğini söyleyen Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarından, günümüze kadar geçen sürede demokrasiyle ilgili yaşanan sorunlardan bahsetti. “Son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’ni 600 yıllık bir çınarın dört bir yandan gelen saldırılarla devrilmesinin ardından taze bir filizi toprakla buluşturmanın heyecanıyla kurduk” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Osmanlı Devleti’nin son çeyrek asırlık dönemde dahi topraklarının büyüklüğü yaklaşık 5 milyon kilometre kareydi. Türkiye’yi sonradan ana vatana katılan Hatay’la birlikte 780 bin kilometrekare vatan toprağı üzerinde kurduk. Cumhuriyet kurulurken Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşanan kırılmalardan kaynaklanan endişeler etkisini tüm ağırlığıyla sürdürüyordu. Devletin mimarisi ve yönetim anlayışı bu şatlar altında gerçekleştirildi. Çok büyük fedakarlıkla İstiklal Savaşı’nı zafere ulaştıran bu aziz millet, maalesef yeni devletimizin yönetiminden ‘tek parti, milli şef’ formülüyle adeta dışlandı. Zaman zaman teşebbüs edilen çok partili hayata geçiş denemeleri, esasen milletin yeni devletin yönetiminde söz sahibi olma ısrarının bir sonucuydu. 1950 yılına gelindiğinde Türkiye, Kuruluş Savaşı sırasında hazırlanan ilk anayasamızda ifade edilen ‘hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir’ ifadesini uzun bir aradan sonra nihayet tam olarak faaliyete geçirebildi. Daha sonra kimi zaman darbelerle kesintiye uğratılsa bile milletimiz her fırsatta sözün de yetkinin de kendisinde olduğunu gösterdi. Cumhurbaşkanının doğrudan sizlerin, yani milletin oylarıyla seçilmesi, ülkemizdeki son vesayet kurumunun da tasfiyesi anlamına gelmektedir. Darbe dönemlerinde hazırlanan anayasalarda bu makam, milli iradenin üzerinde bir çeşit vesayet mekanizması olarak şekillendirilmiştir.”
“CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI, ARTIK DOĞRUDAN MİLLETİN MAKAMIDIR”
Cumhurbaşkanlığı makamının Çankaya Köşkü’nden taşınmasının nedenlerine değinen Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı makamı 10 Ağustos 2014 tarihinden beri artık doğrudan milletin makamıdır, Cumhurbaşkanlığı da doğrudan milletin evidir. Cumhurbaşkanlığının Çankaya Köşkü’nden Beştepe Külliyesi’ne taşınmasının asıl sebebi işte budur. Çankaya Köşkü sadece bir kişiye ve onun protokol görevlerine göre tasarlanmış bir mekandı. Orada milletimizle birlikte böyle geniş toplantılar yapma, bir araya gelip hasbıhal yapma, hasret giderme imkanı yoktu. Halbuki biz burada her ay en az birkaç defa muhtarlarımızla, esnafımızla, işadamlarımızla, bilim adamlarımızla, kadınlarımızla, gençlerimizle, çocuklarımızla, çeşitli meslek gruplarımızla, velhasıl milletimizle buluştuğumuz toplantılarımızı gerçekleştiriyoruz. Sadece Ramazan’da şehit yakınları ve gazilerimizle başlayan bu tarz 10 iftarımız var. Bu sayıya İstanbul’da verdiğimiz, davetli olarak katıldığımız iftarlar dahil değil. Onları da kattığımızda neredeyse boş günümüz yok, her gün milletimizle birlikteyiz” diye konuştu.
“BURASI KÜLLİYE, BURASI MİLLETİN EVİ”
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içindeki kültür merkezinin açılmasının ardından 2 bin 200 kişilik toplantılar yapılacağını söyleyen Erdoğan, “Burada bize 400-500 kişilik toplantılar yetmiyor. Buluşmalarımızı Millet Camimizin yanında bulunan, yakında inşallah tamamıyla temeli atılıp başladığımız kongre ve kültür merkezinde 2 bin 200 kişilik gruplar halinde, orada toplantılar yapacağız. Çok güzel bir yer olacak. Türkiye’de onun eşi benzeri yok. Hemen onun altında kütüphanemizi yapacağız. Bu kütüphanenin yanında da çok amaçlı salon. Aynı anda 2 bin kişiye yemek verebileceğiz. Orada geniş sergi alanları olacak ve kütüphanemizdeki kitap sayısı 5 milyon ciltlik bir kütüphaneye sahip olacağız. İnşallah Türkiye’deki en büyük kütüphane olacak. Bunu aynı zamanda dijital ortama da taşıyacağız. 24 saat orası açık olacak. Bütün gençler gelip orada araştırmalarını, çalışmalarını, derslerini yapabilecekler. Niye; burası milletin evi, burası külliye, onun için. Artık Cumhurbaşkanı’nın kendisi de Cumhurbaşkanlığı makamı da, Cumhurbaşkanlığı mekanı da milletle iç içedir, milletle beraberdir, millete aittir. Ama bu fiili bir durumdur. Anayasaya aykırı hiçbir fiilimiz, hiçbir eylemimiz söz konusu değildir. Bununla birlikte mevcut durumun anayasada tarif edildiğini söyleyebilmek de çok mümkün değildir” şeklinde konuştu.


Kaynak: İHA