Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Oğuz Önder, Türkiye’de en sık görülen kanserler arasında üçüncü sırada yer alan kalın bağırsak (kolon) kanserinin giderek yaygınlaştığını vurgulayarak, “Her 20-30 kişiden birinin yaşamının bir döneminde karşısına çıkan kolon kanserine; yanlış beslenme alışkanlıklarından alkol ve sigara kullanımına dek birçok faktör yol açıyor. Sinsice ilerleyen ve erken dönemde hemen hiçbir belirti vermeyen, buna karşın henüz polip halinde iken tespit edildiğinde önlenebilen kolon kanserinde erken teşhis kritik rol oynadığından toplumsal bilincin artması çok önemli. Bu nedenle 2000 yılından buyana dünyada Mart ayı Kolon Kanseri Farkındalık Ayı olarak kutlanıyor. Kalın bağırsak kanseri ve poliplerin erken dönemde hemen hiçbir belirti vermemesinden dolayı; genetik riski olmayanların en azından 50 yaşından sonra hiçbir şikayeti olmasa bile kolonoskopi yaptırmaları gerekiyor. Kalın bağırsak kanserinin gelişmeden önlenmesinde ve erken tanısında kolonoskopinin rolü büyüktür. Kolonoskopi oldukça güvenli ve uygun şartlarda yapıldığında konforlu bir işlem. Ailesinde kolonda polip veya kolon kanseri olanlar daha erken yaşlarda taramalara alınmalıdır. Kolon kanserinin ileri aşamasında ise hastalarda kansızlık, tuvalette kan gelmesi, sümük benzeri akıntı, bağırsak alışkanlıklarında ishal veya kabızlık gibi değişme, karın ağrısı ve kilo kaybı gibi belirtiler kendini gösterebiliyor” şeklinde konuştu.
Yanlış beslenme alışkanlıkları
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2015 yılında salam, sucuk, sosis, pastırma gibi işlenmiş et ürünlerini kesin kanserojenler arasına dahil ettiğini söyleyen Doç. Dr. Önder, “Aşırı kırmızı et tüketilmesinin de özelikle kolon kanseri riskini artırdığına aynı duyuruda dikkat çekiliyor. Yanlış beslenme alışkanlıkları kolon kanseri riskini artırıyor. Aşırı beslenme ve obezite birçok sağlık sorunu ile birlikte kolon kanseri gelişmesine de neden olabiliyor. Özellikle sebze ve meyvenin az tüketilmesi tüm sindirim sistemi sağlığını bozarken, kolon kanseri açısından da önemli risk teşkil ediyor. Kolon kanserinde pişirme biçimi de çok önemli. Özellikle mangal gibi pişirme yöntemlerinde etin yanması sonucu kanserojenler oluşabiliyor. Bu kanserojenler mide, pankreas ve kolon kanserinin gelişmesini tetikleyebiliyor. Bu nedenle etin ateşe en az 15 cm’den yakın mesafede olmamasına dikkat edin. Etin mangalda kalma süresi uzadıkça da kanserojen madde oluşma riski artıyor” ifadelerini kullandı.
“Ailesel ve genetik faktörler çok büyük rol oynuyor”
“Yapılan bilimsel çalışmalar, alkol ve sigara kullanımının genel sağlığı bozucu etkilerinin yanı sıra, diğer kanserlerde olduğu gibi kolon kanseri açısından da ciddi bir risk faktörü olduğunu ortaya koyuyor” diyen Doç. Dr. Önder, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kalın bağırsak kanserinin nedenleri arasında ailesel ve genetik faktörler çok büyük rol oynuyor. Yakın akrabalarında bağırsak kanseri olan insanlarda kolon kanseri gelişme riski daha fazla oluyor. Bu kişilerde düzenli aralıklar ile kanser taramaları yapılması çok önemli. Ayrıca kendisinde meme, yumurtalık ve rahim kanseri olan kişiler de mutlaka kolon kanseri açısından taranmalı. Kolon polipleri, kalın bağırsağın en sık görülen hastalıklarından. Hemen hemen tüm kalın bağırsak kanserleri; bağırsak iç duvarından oluşan ve bağırsak içine doğru uzanan anormal yapıdaki bu doku parçalarından gelişiyor. Zaman içinde polip içindeki hücreler değişerek kansere dönüşebiliyor ve buradan yayılıyor. Bu polipler kolonoskopi ile tespit ediliyor ve kötü dönüşüm gerçekleşmeden önce yok edilebiliyor.”
İlerleyen yaş
Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Önder, ilerleyen yaş ile birlikte kalın bağırsak kanseri riskinin arttığını belirterek, “Hastaların yüzde 90’ından fazlası 40 yaş üzerinde tespit edilmektedir ve 40 yaşından sonra kolon kanserine yakalanma oranı her 10 yılda bir ikiye katlanarak artmaktadır. Kolonoskopi, günümüzde oldukça güvenli ve uygun şartlarda yapıldığında konforlu bir işlem. Ancak eski algılar kolonoskopiden çekinilmesine neden olduğundan, erken teşhiste bu kritik fırsat kaçırılabiliyor. Oysa endişeye gerek yok! İşlemden bir gün önce evde uygulanabilen bir diyet ve ilaç tedavisi ile bağırsaktaki kirlilik temizleniyor. İşlem günü taramaya girecek olan kişide hafif veya derin sedasyon denilen işlemi hissetmesini ve hatırlanmasını önleyen ilaçlar ile hafif bir uyku sağlanıyor. Bu hafif uyku durumunda kişi rahatsızlık hissetmiyor, ağrı duymuyor. İşlem sırasında tespit edilen ve teknik olarak uygun olan tüm polipler alınarak kolon kanseri gelişmesi riski azaltılıyor. İşlemin olumsuz sonuçlanma ihtimali çok düşük. Hastalar işlemden sonra birkaç saat gaz şişkinliği hissedebilirler ancak aynı gün içinde normal hayatlarına dönebilirler” diyor. Genetik riski olmayan kişilerin 40 yaşından sonra yılda bir kez gaitada gizli kan var mı diye taranması gerekiyor. 50 yaşına gelen kişilerin ise kolonoskopi yöntemi ile polip ve kanser taraması önemli. Tespit edilen polip sayı ve cinsine göre ileri takipler düzenleniyor” açıklamasını yaptı. 


Kaynak: İHA