Bölgedeki sorunların aşılması için AB ile işbirliği güçlendirilmeli" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye-AB Bakanlar Düzeyinde Siyasi Diyalog Toplantısına katılmak üzere Brüksel'e gitti.
Türkiye - AB Bakanlar Düzeyinde Siyasi Diyalog Toplantısı'na katılan Çelik ve Çavuşoğlu, programlarına Avrupa Birliği yetkilileriyle çalışma yemeğiyle devam etti. Çavuşoğlu ve Çelik, AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn'la görüştü ve AB-Türkiye ilişkileri ile bölgesel ve uluslararası konuları değerlendirdi.
Görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenlendi.
AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Katar krizini, Batı Şeria ve Kudüs'teki durumu görüştüklerini aktardı. İran ve Rusya konularının yanı sıra Ukrayna ve Kırım meselesinin ele alındığını belirtti. Mogherini "Elbette bazı fikir ayrılıkları devam etse de, mükemmel bir diyalog olduğunu" ifade etti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise, "Türkiye ve AB arası diyalog ve işbirliğinin devam etmesinden yanayız. Katılım müzakereleri, enerji, gümrük birliğinin güncellenmesi, terörle mücadele gibi konuları değerlendirdik. İki tarafı da yakından ilgilendiren göç konusu ve anlaşmasını görüştük. Yunan adalarına giden kaçak göçmenlerde yüzde 99 azalma oldu. AB bazı yükümlülüklerini yerine getirdi. Eksiklikleri de nasıl tamamlarız, bunu görüştük," diyerek, vize serbestisinin; geri kabul ve göç anlaşmasına bağlı olduğunu hatırlattı.
"Demokratik muhalefet ile teröre destek verenler ayırt edilmeli"
AB siyasileri ile görüşlerinde büyük oranda uyum olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, bir an önce Katar krizinin çözülmesi için çaba sarf ediyoruz" dedi. Çavuşoğlu, "Suriye'de siyasi çözüm ve yeniden imar konusunda çalışıyoruz. Irak'a desteğimizin devam etmesi lazım. Libya'da belirsizlik var, birliğini sağlamamız lazım, terörle mücadelesini desteklememiz lazım. İsrail'in uygulamalarını doğru bulmadığımızı vurguladık. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Cumhurbaşkanımızın attığı adımlar var," diye konuştu.
Demokratik muhalefet ile terör örgütüne destek verenlerin ayırt edilmesi gerektiğini söyleyen Çavuşoğlu, bunların bir tutulmalarının "halkın iradesine saygısızlık olduğunu" vurguladı. "Gazeteci kimliğinde bulunmasının, suçu meşru göstermeyeceğini ifade eden Çavuşoğlu, OHAL sırasında ihlallerin incelenmesi için mekanizma kurduklarını, AB ile uyumlu bir şekilde çalışmak istediklerini söyledi ve OHAL'in insan hakları sözleşmesine uygun şekilde yürütüldüğünü, Fransa'daki gibi uygulandığını belirtti.
"Attığımız adımlar hep hukuk çerçevesinde"
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'de hukukun ihlal edildiği iddialarıyla ilgili bir soruya, "AP ve AB ile yasalarımızı çıkartmışızdır. Onun için Türkiye sosyal bir hukuk devletidir. Elbette terör örgütleri ile mücadele ediyoruz. Bir darbe girişimine maruz kaldık. AB'den bir yıl sonra destek görmeye başladık. Bunlarla mücadele yaparken attığımız adımlar, alınan tedbirleri hep hukuk içerisinde yapıyoruz. OHAL kararı tıpkı Fransa'nın yaptığı gibi alınmıştır. Onun için Türkiye'de hukukun üstünlüğü, demokrasi yoktur denilemez. Ama ben nasılsa seçildim milletvekili oldum terör örgütüne arabamda silah götüreyim bu olmaz" cevabını verdi.
Çavuşoğlu ayrıca, Avrupa FETÖ'yü terör örgüyü olarak görmediği için, onlara karşı Türkiye'nin attığı her adımı, Avrupa'nın hukuk ihlali olarak gördüğünü söyledi.
"İfade özgürlüğü, demokratik toplumun temeli"
AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, ekonomik ve kriz yönetimi gibi farklı konularda işbirliğini nasıl daha iyi yapılandırabilecekleri konusunu görüştüklerini ifade etti. Hahn ancak çok sayıda gazeteci, akademisyen ve insan hakları aktivistinin Türkiye'de tutuklandığını söyleyerek, "ifade özgürlüğü demokratik toplumun temeli olduğunu" belirtti.
Hahn ayrıca, mülteci krizi konusunda başarılı olduklarını, çok sayıda kişinin hayatının kurtarıldığını anlatarak, Türkiye'nin bu konudaki "mükemmel misafirperverliğini" övdü.
"AB'ye katılım kenara bırakılarak, ilişki geliştirilemez"
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "verimli ve kapsamlı toplantı için" ve "Mescid-i Aksa konusunda Mohgerini'nin açıklamaları" için özellikle teşekkür etti.
"Türkiye-AB ilişkilerinin omurgası, katılım müzakereleridir. Katılım kenara bırakılarak ilişki geliştirilemez. Türkiye sadece komşu ve stratejik partner değil, bir aday ülkedir," diyen Çelik, katılım müzakerelerinin yanında "enerji, ticaret, ekonomi, terör, göç konularında işbirliğinin artmasından memnuniyet duyduklarının" altını çizdi.
"Sorunlarının çözülmesinin yolu, fasılların açılmasıdır," diyen Çelik, 23. ve 24. fasılların açılmasının, mevcut sorunların çözüm yolu olduğunu ifade etti.
Kıbrıs sorununun çözümü konusunda Türkiye'nin yapıcı tutumda bulunduğunu söyleyen Çelik, Rum tarafının tavrı konusunda, "5 faslı bloke etmesinin önüne geçilmeli, Türkiye tüm hazırlıklarını tamamladı, siyasi sebeplerle böyle bir blokaj olmamalı," dedi.
"DAEŞ eşittir FETÖ, o da eşittir PKK"
"Bazı AB ülkeleri ile Türkiye arasında ikili sorun olduğu zaman, AB'yi kullanmasını, gümrük birliğini koz olarak kullanmasını doğru bulmuyoruz, bunları ayrı tutmakta fayda var" diyen Ömer Çelik, terörle mücadele konusunda, "Türkiye Cumhuriyeti'nin askerlerini öldüren teröristlerin AB parlamentosunda gösterilmesi doğru bulmuyoruz. DAEŞ'e hangi muamele yapılıyorsa, PKK ve FETÖ'ye aynı muamele yapılmalı. DAEŞ eşittir FETÖ; o da eşittir PKK" diyerek AB'yi eleştirdi.
Göç ve mülteciler konusunda, "duvar örmek değil, köprü kurmak başarıdır," diyen Çelik, duvar örerek, sınır ve adaları kapatarak göçü durdurma politikası yürüten ülkeleri eleştirdi; pek çok Avrupa ülkesinde bu konuda sorumluluğun yerine getirilmediğini belirtti.
Kaynak: DHA