Gündem

Çağlayan Adliyesi'nde kavga!

Sarallar ve Şahinler olarak bilinen grupların aynı dosyada yargılandıkları duruşma sonrası İstanbul Adalet Sarayı karıştı.

Yüzlerce polisin müdahale ettiği kavga adliye dışına taştı. Burhanettin Saral, uzun süre adliye karşısındaki bir binada bekletildikten sonra adamları tarafından adeta etten duvar örülerek aracıyla götürüldü.
Sarallar ve Şahinler olarak bilinen organize suç örgütü yönetici ve üyelerinin yargılandığı 74 sanıklı çete davasının görülmesine devam edildi. Sabah saatlerinden itibaren adliye binası içi ve çevresinde yoğun güvenlik önlemi alınırken, taraflar gruplar halinde adliyeye giriş yaptı.
İstanbul 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya aralarında Şahinler grubu lideri Sedat Şahin’in de bulunduğu tutuksuz sanıklar getirilirken, Sarallar grubu liderlerinden Burhanettin Saral ile Sedat Şahin’in oğlu Serkan Şahin’in de bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar salonda hazır bulundu. Hiçbir izleyici duruşma salonuna alınmazken, jandarmalar ve polis ekipleri iki grubun oturduğu yerin arasında adeta etten duvar örerek güvenlik önlemi aldı. Adliyeye girerken X-ray cihazından geçen tutuksuz sanıklar, duruşma salonu önünde bir kez daha arandı. Duruşma salonuna alınmayan izleyiciler ise adliye koridorundaki iki gruba ayrıldı. Emniyet güçleri Sarallar’ı koridorun sağ başında, Şahinler’i ise sol başında bekletip orta bölümde önlem aldı.
Sedat Şahin’in yeni iddianameye ilişkin ifadesi alındı
Duruşmanın başlamasının ardından mahkeme başkanı, 17 Mayıs'ta Beykoz'da bir villadaki operasyonda gözaltına alınan Sedat Şahin ve 2 adamı hakkında "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek, ateşli silah ve mermileri izinsiz olarak imal etme, nakletme, satma, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma ve resmi belgede sahtecilik" suçlarından iddianame düzenlendiğini hatırlatarak, bu iddianamenin ana dosyayla birleştirildiğini belirtti. Mahkeme başkanı, operasyon yapılan villada iddianameye göre 2 adet lav silahı, 4 adet el bombası, 9 adet Kalaşnikof, 1’er adet Thompson ve M4 marka tüfek, 11 adet tabanca, 3 bin 900 farkı çapta fişek, bomba yapımında kullanılan malzemeler, susturucu, gece görüş dürbünü, sis ve ışık bombası ele geçirildiğini hatırlatarak, yeni iddianamede adı geçen Sedat Şahin ve 2 sanığın ifadesinin alınacağını söyledi.
Beykoz'daki villada ele geçirilen silahlardan yalnızca 2'sinin kendisine ait olduğunu söyleyen sanık Sedat Şahin, "Evde bulunan sahte evrakların bana ait olduğu doğrudur. Yıllar önce 20-30 bin TL para karşılığında yaptırdım ancak hiç kullanmadım. Evde ele geçirilen diğer silahlarla hiçbir alakam yoktur. Zaten ev bana ait değildir. Benim duruşma tarihim yaklaşıyordu. O nedenle duruşmadan birkaç gün önce İstanbul'a gelmiştim. Hem çocuklarımla hasret giderecektim hem de duruşmama katılacaktım. Kalabileceğim güvenli bir eve ihtiyacım vardı. Tahir Çerçi'nin kaldığı ev uygundu. İstanbul'a geldim ve çocuklarımı yanıma alıp Beykoz'daki o eve geçtim. Evde 2 gün kaldım. Ertesi gün çocukları gönderecektim. Silahları operasyondan bir gece önce öğrendim" şeklinde konuştu.
“Hayatımın üçte birini hapishanede geçirdim”
"Ben Sedat Şahin'im" diyen sanık Şahin, "Ben gayri resmi olarak anılan bir kimliğe sahibim. Bir avukat değilim ama bir stajyer avukat kadar hukuk bilgisine sahibim. Ceza yargılamasını bilirim. Aranan bir şahısım, her an yakalanabilirim. O nedenle silahlarla hakimiyetim olsa o silahları göndermez miyim? 54 yaşındayım, hayatımın üçte birini hapishanelerde geçirdim. Tahir Çerçi evine silahları koymuşsa ben bunu nereden bilebilirim? Düşman sahibi bir insanım, her an saldırıya maruz kalabilirim. O nedenle 2 silahım ve o sahte evrakları gittiğim yerlere götürürüm. Başta da söylediğim gibi duruşma için İstanbul'a gelmiştim. Duruşmanın gidişatına göre hareket edecektim" dedi.
Mahkeme başkanı Sedat Şahin'e, Beykoz'daki villada ele geçirilen Sarallar'a ait bilgilerin yer aldığı evrakların kendisine mi ait olduğunu sordu. Şahin bu soruya, "O bilgiler rahmetli babam ve benim tarafımdan temin edilmiştir. Düşmanımı tanımak benim en doğal hakkım. Bunu kendimin, çocuklarımın ve kuzenlerimin güvenliği için yapmak zorundayım" diye yanıt verdi.
“Ben o evde cephaneyle yatacağım öyle mi?”
İfadesine devam eden sanık Şahin, "Ben o evde kalacağım, orası bana ait olacak ve ben cephaneyle yatacağım öyle mi? Bu hayatın olağan akışına aykırı. Ben daha ağır davalardan yargılandım. Operasyon yapıldığı tarihte evde değildim. Gaffar diye bir emniyet müdürü var, kafayı bana takmış. Gaffar'ın ne yapacağını görmek istedim, kaçmadım. Gaffar'ın oyunlarına maruz kalmamak için tedbir aldım" dedi.
Duruşmada daha sonra diğer sanıklardan bazıları ve sanık avukatları söz aldı. Taleplere ilişkin görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, tahliye taleplerinin reddini istedi. Mahkeme heyeti, tüm tahliye taleplerini reddederek duruşmayı erteledi.
Duruşmanın sona ermesiyle birlikte adliye bir anda karıştı. Sarallar ve Şahinler'in beklediği koridorda iki grup birbirine girdi. Polis ekipleri tarafları güçlükle ayırarak ayrı ayrı kapılardan adliye dışına yönlendirdi. Ancak gruplar bu kez adliyenin içindeki Atrium alanında karşı karşıya geldi. Çevik Kuvvet polisleri süpürme olarak bilinen yöntemle grubu adliyeden çıkardı. Sarallar grubu adliyenin karşısındaki pembe binaya girerken, Şahinler grubu yakındaki bir mekanda bekledi. Çevik Kuvvet, Özel Harekat, Güvenlik Şube polisleri bu kez adliye önünde tampon bölge oluştururken, Akrep ve TOMA araçlarıyla olası bir olaya karşı polis köpeği de meydana getirildi. Yaklaşık yarım saat sonra buradaki bir binada bekletilen Burhanettin Saral, adamlarınca adeta etten duvar örülerek aracına bindirilerek götürüldü.