Siyaset

Muhtar ve müftülere nikah kıyma yetkisi

Başbakan Yıldırım, köy muhtarları ve müftülere nikah kıyma yetkisi verileceğini açıkladı.

Başbakan Binali Yıldırım, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, köy muhtarları ve müftülere nikah kıyma yetkisi verileceğini açıkladı.
ESNAF VE ÇİFTÇİYE MÜJDE
Yeni düzenlemeleri de paylaşan Yıldırım, esnaf, sanatkar ve çiftçilere şu müjdeleri verdi:
"Esnaf ve sanatkarlarımızın borçlarının gecikmiş faizlerini tamamen siliyoruz. Geri kalan borçlarını da yeniden yapılandırıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun. Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın yapmış olduğu çalışma sonucu bu şekildeki 110 bin esnafımızın tamamını 400 milyon liralık yükten kurtarmış oluyoruz. Esnaflarımız borcun anaparasını ödeyecek ayrıca bu anapara da yeniden taksitlendirilecek."
Türkiye’nin önemli bir tarım ülkesi olduğuna dikkat çeken Başbakan Yıldırım, "Tarımsal gelişmede çiftçilerimiz için yeni açılımlar getiriyoruz. Türkiye’de tarımın stratejik bir sektör olduğunu paylaşmak istiyorum. Türkiye’nin geleceği tarımdadır. Tarım potansiyelimizi açığa çıkarmak ve Türkiye’nin kalkınmasında tarım ve hayvancılığın payını arttırmak ana hedeflerimizden birisi olacaktır. Ülke genelinde bugünlerde hububat hasatı devam ediyor. TMO, taahhütnameyle alımlarına başladı. 1.5 ay içerisinde 250 bin ton buğday alımını ofis gerçekleştirdi. Çiftçilerimiz ürünlerini TMO’ya satmak isterlerse ürün bedellerinin tamamını bayramdan önce peşin alabileceklerdir. Üreticilerimizin fiyatlardan memnun olması dolayısıyla TMO devreye girmiyor. Gerekirse girecektir. Fiyat üreticinin lehine ise fiyat açıklamanın bir anlamı yoktur. Hasadın yoğunluğuna bağlı olarak özellikle Trakya bölgesinde buğday fiyatları biraz düşüş eğiliminde. Bu nedenle TMO, müdahale fiyatını açıklama ihtiyacı duymuştur. 2016 yılı için Anadolu kırmızı sert ekmeklik buğdayın fiyatını ton başına 910 lira olarak belirlemiş bulunuyoruz. Bu fiyata kaliteye göre yüzde 7’ye kadar ilave prim uygulanacak. Bundan böyle ofisin ürün alımlarında üreticiden ton başına kestiği boşaltma ücretini kaldırmış bulunuyoruz. Biz çiftçimizin, üreticimizin her zaman yanında olduk ve olmaya devam edeceğiz. Çiftçinin ürünü tarlada asla kalmayacak. Tarımda doğal afet kaçınılmaz bir gerçektir. Bu yıl da don, sel, dolu, kuraklık gibi afetlerden zarar gören çiftçilerimiz var. Zarar tespit çalışmaları devam ediyor. Başta, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere diğer ilgili bakanlıklarımız teknik düzeyde çalışmalarını yapıyor" ifadelerini kullandı.
“GAZZELİ’NİN DE, SÜRGÜNDEKİ HALEPLİ’NİN MESELESİ BİZİM MESELEMİZDİR”
Başbakan Yıldırım, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. "İlaç bulamayan Gazzeli’nin de, sürgündeki Halepli’nin meselesi bizim meselemizdir" diyen Başbakan Yıldırım, insanlığın bütün sorunlarının çözüm yolunun adalet olduğunu söyledi.
Adaleti en temelinden sarsan şeyin, yaşam hakkına yönelik saldırı olduğunu dile getiren Başbakan Yıldırım, "En yakıcı taraf ise topyekün saldırı, yani terördür. Terörle mücadelede başarı için iyi ve kötü terörist ayrımı ortadan kalkmalıdır. Türkiye teröre karşı gösterilen çifte standartlı tutumları senelerdir herkesin yüzüne yüzüne söylüyor. Türkiye demokrasi ve hukuk ilkesinden taviz vermeden terörle mücadelesini sürdüren nadir ülkelerin başında geliyor. Uluslararası toplum, terörle mücadelede olduğu gibi göçmen krizinde de maalesef iyi bir imtihan veremedi. Suriye meselesi bunun en tipik örneğidir. Biz büyük bir kararlılıkla insani vazifelerimizi üstlenirken, dünya kamuoyu maalesef bu çabaları sadece seyretmekle yetiniyor. Hatta kimi tutumlarıyla sorunu daha da zorlaştırdılar. 3 milyona yakın Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye, BM rakamlarına göre dünyada en fazla göçmen barındıran ülkedir. Bu yükün paylaşılması gerekir dedik. Çağrılarımızı yaptık ancak ne AB’den ne de ABD’den beklenen desteği alamadık. AB ve ABD bu yüke omuz vermek zorundadır. Ahlaki ve vicdani sorumluluk gereği bizim değerlerimize uygun olarak bugüne kadar bu 3 milyon kardeşlerimizin yaşam şartlarının iyileştirilmesi, eğitim ve sağlık hizmetlerinin sağlanması, barınma gibi birçok alanda 11 milyar 700 milyon dolar bir bütçe kullandık. Uluslararası toplumun katkısı ise 512 milyon dolardır. Bizim yaptığımızın sadece 20’de biri" açıklamalarında bulundu.
"DEMOKRASİ VE HUKUKTAN BİR AN BİLE AYRILMADIK"
Türkiye’nin güvenli ve istikrarlı bir liman olmaya devam ettiğini sözlerine ekleyen Yıldırım, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 2001’de yakmış olduğu meşale ülkemiz üzerindeki sis bulutlarını dağıttı. Karanlığı aydınlığa dönüştürdü. 14 yılda ülkemize yaptıklarımız, AK Parti iktidarının mutlak başarısıdır. Allah’ın yardımı ve milletin desteği ile büyük işlere imza attık. Demokrasiden, hukuktan bir an bile ayrılmadık. Daha da ileri demokrasi ve hukuk devletine, gelişmiş, kalkınmış bir Türkiye için gerekli reformları yaptık" diye konuştu.
'BU MUTABAKAT KOLAY OLMADI'
Başbakan Binali Yıldırım, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “İsrail ile Mavi Marmara olayından bu yana kesilmiş olan diplomatik ilişkiler iki ülke arasında varılan mutabakatla normalleşme sürecine girmiş bulunuyor. 31 Mayıs 2010 Gazze’ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara Gemisi’nde İsrail askerlerinin baskını sonucu hayatlarını kaybeden şehitlerimizi, vatandaşlarımızı bir kez daha rahmetle anıyorum. Bu mutabakat kolay olmadı. Üç tane önemli şartımız vardı. Özür, tazminat ve Gazze’ye erişimin Türkiye’nin kontrolünde kolaylaştırılması. 2013 yılında İsrail resmen özür diledi. Mutabakatın diğer iki şartı da dün yapılan son görüşmelerle tamamlanmış oldu. Bugün imzalar atıldı. Öncelikle Mavi Marmara şehitleri için tazminat talebi karşılanmış oldu. Nihayet uzun ve yorucu görüşmeler sonucu varılan mutabakatla Türkiye öncülüğünde artık Filistinli kardeşlerimiz nefes alacak. Gazze’deki çile sona erecek. Bu çerçevede mutabakatın ilk semeresi de bu Cuma günü göndereceğimiz insani yardım gemisidir. Mersin’den hareket edecek gemi 10 bin tonun üzerinde insani yardımı inşallah Aşdod Limanı’na oradan da Gazze’ye ulaştırmış olacağız. Kaba inşaatı biten 200 yataklı Filistin Türkiye dostluk hastanesini de süratle tamamlayıp yaraları saracağız. TOKİ başladığı konut projelerini süratle tamamlayacak. Cenin bölgesinde organize sanayi kurma çalışmalarını da bu mutabakatla hızlandırmış olacağız. En temel ihtiyaç olan su, elektrik sorununu da bu mutabakatla birlikte çözmenin yolunu da açmış bulunuyoruz. İki ülke arasında varılan bu mutabakat Filistinli kardeşlerimizin sıkıntıları önemli ölçüde giderecek yaşam şartlarını iyileştirecek” diye konuştu.
“KANAYAN BİR YARA DURMUŞ, SÜREGELEN BİR SORUN ÇÖZÜME KAVUŞTURULMUŞTUR”
Mutabakatla ilgili görüşmelerin bütün süreçlerinde Filistin halkı ve Filistinli liderlerle devamlı iletişim halinde olduklarını ve süreçleri kendileriyle paylaştıklarını kaydeden Yıldırım, “Gelinen bu noktadan memnunuz. Kanayan bir yara durmuş, süregelen bir sorun çözüme kavuşturulmuştur. Türkiye, Filistin halkının haklı davasının geçmişte olduğu gibi gelecekte de her zaman yanında olacaktır. 14 yıllık iktidarımızda bunu her vesilesiyle söylem ve eylemlerimizle ortaya koyduk” dedi.
“KARŞILIKLI YAZIŞMALAR TÜRKİYE VE RUSYA ARASINDAKİ BUZLARIN ÇÖZÜLMESİNİ SAĞLAMIŞ GÖZÜKÜYOR”
“Türkiye olarak temel prensibimiz kendimiz için istediğimizi başkaları içinde istemektir” ifadesini kullanan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Herkes için barış, huzur ve esenlik diliyoruz. Lakin zamanın akışı bazen olağanüstü gelişmeleri de gündeme getirebiliyor. Ülkeleri yönetenler, uluslar arası ilişkileri yürütenler ise son tahlilde olağanüstü olayları olağana çevirmek gibi bir mükellefiyetleri var. Kriz istisna normalleşme esastır. Tıpkı İsrail’le varılan mutabakat gibi Rusya federasyonuyla son dönemde atılan karşılıklı adımlarda bizim normalleşme kararlılığımızın bir başka göstergesidir. Rusya ile yaşanan sorunun çözümü yönünde bugünlerde önemli gelişmeler olduğunu milletimle paylaşmak isterim. Biz baştan beri hem ekonomik, hem tarihi derinliği olan ilişkilerimizdeki talihsiz gerilimin biran önce sona erdirilmesi için hep yapıcı bir tutum izledik. Her iki lider arasında bir süreden beri devam eden dolaylı temasla nihayet sonuç vermiş bulunuyor. Karşılıklı yazışmalar Türkiye ve Rusya arasındaki buzların çözülmesini sağlamış gözüküyor. Böylece Türkiye ile Rusya arasında normalleşme sürecinin başladığını söyleyebiliriz. Her iki ülke halkı için hayırlı uğurlu olsun. İşlerin bu noktaya gelmesinde birçok gayret, emek var. Özellikle kardeşlerimiz Kazakistan, Azerbaycan ve bölge ülkelerinin liderlerinin bu konudaki yoğun çabaları için şükranlarımızı sunuyoruz. Bu dönem başta bir şey söyledik. Dostlarımızı arttıracağız, düşmanlarımızı azaltacağız. Bu doğrultuda çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor. Sadece Rusya ve Mısır ile sınırlı değil, Akdeniz ve Karadeniz’i çevreleyen bütün komşularımızla dostane ilişkilerimizi geliştirmek en önemli hedefimiz olacak.”
"MALİ VE BÜTÇESEL HÜKÜMLER FASLI HOLLANDA DÖNEM BAŞKANLIĞI DOLMADAN AYIN 30’UNDA MÜZAKEREYE AÇILACAKTIR"
Uluslararası camiada yoğun bir gündem olduğuna değinen Başbakan Yıldırım, “Geçtiğimiz günlerde İngiliz halkı AB’den çıkma kararı bu yoğun gündemin önemli bir başlığını oluşturuyor. Bu kararla birlikte AB yeni ve zorlu bir döneme girdi. Birleşik Krallık’ın ayrılışı AB tarihinde ilk ve önemli bir dönüm noktasıdır. Son yıllarda kendi değerlerinden uzaklaşan AB şimdi bunun bedelini ödemeye başlamıştır. AB’nin alınan bu karardaki mesajı iyi okuyarak bundan sonra kucaklayıcı bir vizyon ve gelecek arayışında olması hayati önem taşıyor. Biz Türkiye olarak her zaman birliğin güçlenerek devamından yana olduk. Güçlü bir AB’nin yolu ise daha kapsayıcı hoşgörülü farklılıklara tahammülü olan bir vizyondan geçiyor. İngiltere’deki referandum kampanyasında birlikten çıkmak isteyenlerde kalmak isteyenlerde sık sık Türkiye üzerinden ayrımcı söylemleri ihmal etmediler. AB’deki bu sapmalar bırakın uzun vadeyi kısa vadede bile olumsuzlukları daha da derinleştirecektir. AB’yi var eden değerlerin düşmanı olan ırkçılık, İslam düşmanlığı, yabancı düşmanlığı, ayrımcılık gibi aşırılıklara karşı mücadele çok daha duyarlı bir şekilde sürdürülmelidir. Bu konuda AB ne yazık ki yalnız değildir. Dünyanın çeşitli yerlerinde ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı giderek zemin kazanmaktadır. ABD’deki seçimler öncesinde de sıkça gördüğümüz İslam karşıtı söylemlerden de rahatsız olduğumuzu ifade etmek isterim. 18 Mart’ta yapılan AB Zirvesi’nde 33 nolu mali ve bütçesel hükümler faslı Hollanda dönem başkanlığı dolmadan ayın 30’unda müzakereye açılacaktır. Bunun kararı verilmiştir” açıklamasında bulundu.